BirGün’den Mustafa Mert Bildircin’in haberine göre, Türkiye’de çocukların çoğunun aldığı eğitimin kalitesinin yüksek olmadığı belirtilen raporda şu ifadeler kullanıldı: “Eğitimin ve eğitim ortamlarının kalitesi açısından bir yerden diğerine ve okuldan okula büyük eşitsizlikler görülmektedir. Türkiye, cinsiyeti ve kökeni ne olursa olsun tüm çocukların okullaşmasını sağlamada, verilen eğitimin kalitesini artırmada ve yere ve okula göre ortaya çıkan kalite eşitsizliklerini gidermede güçlüklerle karşı karşıyadır.”
İlköğretimde cinsiyet eşitliğinin olmadığının kaydedildiği raporda, başta kız çocukları olmak üzere, yoksulluk ve toplumsal kurallar nedeniyle çocukların okullarını terk etmek zorunda kaldıkları aktarıldı: “2012 yılı itibarıyla ilkokula başlama yaşının altıdan beşe indirilmesi ve ilkokul eğitiminin her biri dörder yıllık iki evreye ayrılması, geç başlama, okula hazır olmama veya evreler arasında geçişin sağlanamaması gibi nedenlerle eğitime katılmama riski yaratabilir.”
‘Dezavantajlı gruplar için daha fazla çaba gerek’
Raporda, ortaoğretim hakkında şunlar söylendi: “Dört yıllık ortaöğretimde net okullaşma oranında yükselme görülmektedir. Hükümet 2012 yılından başlamak üzere dört yıllık ortaöğretimi zorunlu tutmuştur. Özellikle dezavantajlı gruplar söz konusu olduğunda yüzde 100 katılım ve düzenli devam için daha fazla çaba gerekmektedir. Çocukların çalıştırılmasına veya evde iş yapmasına gerek duyulması eğitime yönelik isteksizlik yaratmaktadır.”
Türkiye’nin 72 ülke arasında 53’üncü olduğu PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) raporunda aldığı sonucun tatmin edici olmaktan uzak olduğunun belirtildiği raporda eğitimin, çok seçmeli soruların ağırlıkta olduğu sınavlar, okulların aşırı kalabalık olması, çocuk merkezli bir yaklaşım ve çocuk katılımının olmaması gibi olumsuzluklardan kurtarılamadığı belirtildi.
‘Kaynaklar daha adil biçimde dağıtılmalı’
Rapor şöyle devam etti: “Kamu sektörünün eğitim alanındaki harcamaları son yıllarda reel anlamda artmıştır. Ancak okul binası, öğretmen sayısı ve öğretmen yetiştirme gibi başlıklarda eksiklikler bulunmaktadır. Eğitim sisteminin 2012 yılı başlarında yeniden yapılandırılması eğitime yönelik ek kaynak ihtiyacını daha da artırmıştır. Eğitime tahsis edilen kamu kaynaklarının daha adil biçimde dağıtılması için de adımların atılması gerekmektedir.”