Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı ve ekonomist Özlem Derici Şengül, rezervlerdeki hızlı erimenin finansal piyasa kırılganlığını artırdığına dikkat çekiyor.
Şengül, “Salgının şiddetini artırmasıyla baş gösteren makro etkilerin yanı sıra rezervlerdeki hızlı erime finansal piyasa kırılganlığını arttırdı” diyor.
Şengül, son günlerde dövizde yaşanan dalgalanmanın birikmiş kırılganlıkların ekonomik dengeler açısından taşınamaz hale geldiğinin kanıtı olduğunu belirtiyor.
Şengül, döviz kurunun yükselmesine neden unsurları şöyle aktarıyor:
“Türkiye’nin net 180 milyar doların üzerindeki dış finansman ihtiyacına karşılık döviz rezervlerinin düşüklüğü, risk priminin yüksek olması ve piyasa müdahalelerinin yabancı yatırımcı güvenini zedeliyor olması. Dış finansman ihtiyacının yüksek olmasının ardında ihracat ve turizm gelirlerindeki kayıp ile yabancı yatırımcıların hisse senedi ve tahvil piyasasından çıkması yatıyor. Şirketlerin dış borç azaltma eğiliminde olması da yine döviz arzını azaltan unsurlardan.
TCMB’nin döviz yükümlülükleri çıktıktan sonraki rezervinin -30 milyar dolarda olması ve kamu bankalarının 9 milyar dolar açık pozisyonunun bulunması bundan sonrası için döviz arzının salgın dönemindeki kadar yoğun olamayacağını gösteriyor.
Döviz talebine gelince hem hane halkında hem şirketler kesiminde temmuz ortası itibariyle bir artış görüyoruz. TCMB’nin tahvil alımları yoluyla gerçekleştirdiği gevşek para politikasına devam ettiği bir dönemde dolarizasyonun devam etmesi de kur üzerindeki baskının artmasına neden olacaktır.”
Şengül, kamu bankaları üzerinden piyasaya verilen döviz arzının sürdürülemeyecek boyutlara gelmesinin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının Yunanistan’la ilişkileri germesinin ve AB’nin yaptırımlardan söz etmesinin getirdiği jeopolitik riskin de dövizi etkileyen diğer faktörler olduğuna dikkat çekiyor.
Şengül, “Tüm bu temel ve konjonktürel faktörler ülke risk primini yükseltiyor ve CDS’lerin (kredi temerrüt takası) artmasına neden oluyor” dedi.