İşte o açıklamalar.

 

“Demokrasi için mücadele eden insanlara bizlerin bir teşekkür borcu var. Özellikle siz gazeteciler, burada demokrasi mücadelesi veriyorsunuz. Bu çok kıymetli bir şey.

 

Biz de darbe dönemleri yaşadık. Darbe dönemleri sonrasında çok sıkıntılı dönemler oldu. Hiç gitmez denilen partiler bir anda yok olup gittiler.Bu adamlar kaybolmaz, her zaman iktidarda olur dediğimiz adamların değiştiğini gördük. Hem de bu bazen çok kısa zamanda gerçekleşti. Hayret eder bir şekilde çok hızlı değişimler yaşadık.Hiç bir şekilde böyle sıkıntılı dönemler kalıcı olmaz. Değişir, dönüşür.

 

Bu süreci yani bir nevi darbe dönemlerine mi benzetiyorsunuz? Türkiye’de bu yaşananları “sivil darbe” olarak adlandıranlar var, ancak siz de bunun bir sivil darbe olduğunu mu düşünüyorsunuz?

 

“Evet. Kişisel olarak ben bunun bir sivil darbe olduğunu düşünüyorum, darbe olarak görüyorum. İşlemeyen bir sistem var. Hukukun işletilmediği bir sistem. Şahsi olarak bunu darbe olarak yorumluyorum.”

 

Biz geçen MEDEL toplantısında bunu birçok kez dile getirdik. Hiçbir zaman hakim ve savcıların çok geçerli bir neden olmadan tutuklu yargılanmaları söz konusu olamaz. Çünkü bunların etrafa da verdiği sembol bir sinyal vardır. Onun için her zaman asıl olan tutuksuz yargılanmadır. Zaten biz de bununla ilgili deklarasyon hazırlarken bunu belirttik dedik ki  derhal salıverin bu insanları, yargılama konusunda biz bir şey söylemiyoruz. Dosyanın içeriğini bilmiyoruz. Ama dışarıdan baktığınızda tutuklanmalar ve neden tutuklandıklarını açıklamadığınız zaman otomatik olarak yaptığınız iş legal sınırları aşmış oluyor. Onun için böyle bir şey söz konusu olamaz.

                                                   

 

 

“Ben böyle bir olaya tanık olmadım. Ülkemizde rüşvet aldığı için tutuklanan, hapse atılan hakim savcı gördük ama rüşvet –yolsuzluk soruşturması yürüttüğü için tutuklandığını, soruşturma geçirdiğini görmedim.Ama ilk kez 20 yıldır hakimlik hayatımda mesleğini yaptığı için bir hakimin yargılandığını, yolsuzluktan darbe çıkarıldığını, bırakın yargılanmayı bu yargılamanın da tutuklu olarak yapıldığını Türkiye’de yaşananlarda gördüm.”

 

Hakim ve savcıların attığı twitt, yaptığı yorum ve Sulh Ceza Hakimliği görevlerinde tutuklama kararı vermedikleri için görev yerleri değiştiriliyor. Disiplin soruşturmalarına maruz kalıyorlar. Mesela YARSAV Başkanı attığı twitt nedeniyle yıllardır görev yaptığı Anayasa Mahkemesi rapörtörlüğü görevinden alındı. Yine 17 Aralık yolsuzluğu ile ilgili yaptığı yorum nedeniyle yargılanan ve beraat eden hakim Sevgi Övüç’e HSYK soruşturma açtı. Bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?

 

Burada yaşananlar uluslararası standartlara uymuyor. Bunu defalarca dile getirdik, getirmeye devam edeceğiz. Bu işler insanlığa da hukuk kural , kaidelerine de aykırıdır. Bizim şu aşamada yapabileceğimiz tek şey bu konulardaki ihlaller, hukuksuzluklarla ilgili sık sık açıklamalar yapmak, raporlar hazırlamak. Elimizden gelen bu.

 

 

Mesela ülkenizde gazeteciler hakkında yazılan makalelerden, atılan twittlerden soruşturmalar yapılıyor. Baskınlar düzenleniyor. Ben Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile tutuklamalar, gazetecilere soruşturmalar bunları doğru bulmuyorum. Siz gazeteciler bunları uluslararası platformlarda daha etkin bir şekilde anlatmalısınız. Bizler dışarıdan gözlemliyor, uyarıda bulunuyoruz. Ancak siz yaşıyor, biliyorsunuz. Bu yüzden sizlerin daha çok yurt dışındaki örgütlere bu durumları anlatmanız gerekiyor. Bizim çalışmalarımız sınırlı olabiliyor. Gerçekten şu an birçok uluslararası örgütler Türkiye’de yaşananları dikkatli şekilde izliyor.

 

 

Ben bu duruşmayı izlemek için geldim. Dışarı çıkartıldıktan sonra yargılanan savcıların aileleri, yakınları ile konuştum. Onların yüzlerini gördüm. 20 yıllık bir ceza hakimi tecrübesi ile söylüyorum. Bazen suçlu insanları yüz ifadesinden de anlarsınız. Ben burada onurlu insanlar gördüm. Onurlu insanların hikayelerini dinledim ve bundan da onur duydum. Çünkü onlar ülkeleri adına bir şeyleri değiştirmek istiyor, demokrasi ve hukuk mücadelesi veriyorlar. Sizin de buradaki mücadelenizi gördüm. Gazeteci olarak sabahtan beri sorunları dinliyor anlatmaya çalışıyorsunuz. Onurlu insanlara adaletsizce yaklaşıldığını görmek beni burada en çok yaralayan şey oldu. Adalet dürüst insanları korur ancak burada tam tersi yaşanıyor ve biz bunu görüyoruz. Kaldı ki burada insanlar yargılanmadan, mahkum ediliyor. Suçlu insanlar bile olsalar bu muamele yapılmaz. Burada suçsuz, onurlu ve ülkesi için bir şeyler yapmaya çalışan insanlar var.

 

 

Gazetecilerin yaşadıkları da gerçekten hukuk adına çok üzücü ve ihlalleri ortaya koyuyor. Gazeteciler söz konusu olduğu zaman ifade özgürlüğü, haber alma hakkı ihlalleri ürkütücü. Ben makaleden, twitten Cumhurbaşkanına hakaret soruşturmaları açılması kadar açık bir hak ihlali olamaz.Hükümeti eleştirmek suç olamaz. Gazetecinin görevi yanlışları yazmaktır.

 

 

 

“Bu ülkede yaşananlar normal bir demokrasi de olacak işler değil. Gazeteciler, savcılar alenen ölümle tehdit edilebiliyor. Bunu yine hükümete yakın gazetelerde çalışanlar yapıyor. Dediğim gibi bunlar demokrasi de olacak şeyler değil. Burada demokrasi yok.”